24 Mayıs 2021 Pazartesi

AKP’nin 2023 hedefleri/vaatleri ve iktisadî gerçekler

 


 
 
AKP’nin 2023 hedefleri/vaatleri ve iktisadî gerçekler


Aziz Dolu Atabey
 

İktisadî buhranlardan (crises) ve her ne kadar merkez sağ partiler dense de özelinde liberal/Batıcı olan siyasî akımların kısır partilerinden -affedersiniz- kısır çekişmelerinden bıkıp usanan dahası sol/sosyalist cephe üzerinden kurgulanan 28 Şubat tiyatrosu ile dinci eğilimlere yöneltilen Türk seçmeninin onay vermesiyle iktidara gelen AKP haklı veya haksız gerekçelerle uzun süre enkaz edebiyatı yaptı bildiğiniz üzere. 
 
 
 
Enkaz diye nitelendirdikleri ülkede satıp savılan fabrikalar, limanlar, madenler… ve saçıp savrulan paralar ise “enkaz”, “reklam arası” gibi seviyesiz ve hatta densiz nitelendirmelerde bulundukları cumhuriyetin 80 yıllık birikimiydi. Makarna keselerinden gözler kamaşıp, kömür torbalarından ufuklar karardığı için bütün çıplaklığı ile ortada duran bu gerçeği kimse gör(e)medi ne yazık ki..



Dünü mağdur, bugünü mağrur AKP’lilere göre iki cumhuriyet vardı; kendilerinden önce ve kendilerinin dönemi… 
 
 
Tavan yapmış bir kibir (libido) de cabası.. 
 
 
Civciv yumurtadan çıkmış, dönüp kabuğunu beğenmemiş hesabı.. AKP iktidara gelir gelmez kimi çevrelerin tanımlamasıyla çarpıcı (schock/şo:k) gelişmeler birbirini izledi. AB uyum yasaları, açılımlar, özelleştirmeler, yollar-köprüler… Örneğin AKP tarafından hazırlanan 10. Kalkınma Planı’ndaki 2023 hedeflerinden/vaatlerinden bazıları şunlardı:
 

¬ GSYH (toplam iktisadî üretim) 2 trilyon dolar
 

¬ Dışsatım (ihracat) 500 milyar dolar
 

¬ Kişi başına düşen millî gelir 25 bin dolar
 

¬ İşsizlik oranı % 5
 

Yıllık bazda olacağı öngörülen bu hedefler/vaatler gerçekten de çok iddialı söylemlerdi. Ayağı yere basmış basmamış kimin umurunda… Perşembenin gelişi, çarşambadan belli olur diyen atalara rahmet!..



Yarışın son düzlüğüne giren ve 18 yılda geldiği noktayı göstermesi açısından oldukça çarpıcı olan AKP’nin 2020 yılına ilişkin iktisadî (economic) verileri ise şu şekilde:
 

¬ GSYH (toplam iktisadî üretim) 5 trilyon 47 milyar 909 milyon Türk Lirası.. TL cinsinden yazdığımız bu veriyi 2020’nin yıllık dolar kuru ortalaması olan 7,04’e bölüp; dolar cinsini hesaplayabilirsiniz. Neyse, o güzel aklınızı yormayalım. 717 milyar dolar.. GSYH tutarı 2019’da 760 milyar dolar iken, 2020’de 43 milyar dolarlık bir azalma söz konusu bu arada..
 

¬ Dışsatım (ihracat) 169,5 milyar dolar.. 500 milyar dolarlık hedefin 3’te 1’lik oranını zar zor tutturabilmiş bir AKP yönetimiyle karşı karşıyayız.


¬ Kişi başına düşen millî gelir 60 bin 537 Türk Lirası.. Bu tutarı 2020’nin yıllık dolar kuru ortalaması olan 7,04’e böldüğünüzde kişi başına millî gelirin 8.599 dolar olduğunu görürsünüz. 2019’da bu tutar 9.127 dolar idi. Haliyle bir önceki yıla göre kişi başına düşen millî gelirde 528 dolar yani 3.717 lira 12 kuruş’luk bir azalma söz konusu.. 
 
 
Bu azalma 3-4 yerden maaş alan zübükleri etkilemeyebilir ama asgarî ücretle ailesini geçindirmeye çalışanlar için çok büyük kayıp.. 
 
 
Asgarî ücretliler demişken.. Dönemin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının 2014 yılında paylaştığı resmî verilerine göre Türkiye’deki kayıtlı (SGK’lı) işçi sayısının % 40’dan fazlası asgarî ücret çalışanı idi. Ve ilgili bakanlığın o tarihten sonra bir daha veri açıklamamasına rağmen bu oranın -kaçak işçi çalıştırmaları, kayıt dışı (gündelikçi) çalışanlar vb. ile birlikte- şimdilerde % 60’ları bulduğu dillendirilmekte.. 
 
 
Ülkede, emek sömürüsü almış başını gidiyor.
 

¬ İşsizlik oranı %13,2 olarak açıklandı. Bu resmî veri de gösterdi ki 2023 hedeflerinin/vaatlerinin iki katından fazla bir sapma söz konusu.. Üstelik de AKP yönetiminin -lise açar gibi- her ile açtığı üniversitelerin genç izsizliğini ötelemek suretiyle resmî veriye sağladığı olumlu katkıya rağmen..



Şu durumda AKP’nin, 2023 hedeflerinin/vaatlerinin çok uzağında kaldığı/kalacağı açıkça görülüyor. Bunlara bir de Türkiye’nin Kasım 2002’den Mayıs 2021’e kadar olan süreçte yıldan yıla artarak gelen Türkiye’nin toplam (brüt) dış borç verilerini eklerseniz, cin çarpmışa dönersiniz. 
 
 
 
Öyle ya, üretmeden tüketirseniz ve dahi tüketmeye devam ederseniz -sayenizde- 460 milyar doları bulan Türkiye’nin toplam dış borcunu -hadi kapatmanızdan da geçtik- nasıl döndüreceksiniz? 
 
 
Başka ülkeler misal yanıbaşınızdaki batık Yunanistan bile yıllık % 4-5 faizle borçlanırken; onun iki katı maliyetle borç alarak Çin’e vd. ülkelere çarpılmanız da cabası..
 
 
 
 Sahi “Bugün borç alan, yarın emir alır.” diyen hangi padişahtı? Hani Osmanlı torunusunuz ya… O açıdan şey ettik!.



Muska ve keramet öyküleriyle beyni iğfal edilmiş; okuyup araştırmayan, düşünüp sorgulamayan bir topluma siyasî fırka (party) başkanlarını kolaylıkla veli (çoğulu; evliya..) yani ermiş diye yutturabilirsiniz. 
 
 
 
Tıpkı İngiliz işgal ordusu komutanı Allenby’ye “el-nebi” diyen Filistinli safsalaklar örneğinde olduğu gibi!.. Peki aklı başında bir Arap’a göre Allenby ne olmalıydı? Ecnebi yani yabancı!.. 
 
 
Oysa onlar 751’den bu yana arkalarını kollayan -Müslüman- Türkleri yabancı saymayı yeğlemişledi. 
 
 
Dahası atadan kalma topraklarını yüksek (fahiş) fiyattan Yahudilere satmış ve aldıkları paraları yine bir başka Yahudi’nin gazinosunda yemişlerdi. 
 
 
Şimdilerde yersiz yurtsuz kalan torunları dipçik yiyor!.



Son olarak 1400’lerin sonundan 1900’lerin başına kadar geçen süreçte -neredeyse- devlet yönetiminden dışlanmış hatta horlanmış olan Türkiye Türklüğüne naçizane öğüdümüz, önerimiz… 
 
 
 
Devleti çıkar kümelerinden (hizip, group) alıp; size veren Atatürk’ün değerini bilin. 
 
 
Devletinize sahip çıkın. 
 
 
Oy kullanırken torunlarınızı düşünün. Orhun anıtlarında da yazdığı üzere oluk oluk kanınızın akmasını; kızlarınızın cariye, kızanlarınızın köle olmasını istemiyorsanız şayet.. 
 
 
Millî şairimiz Mehmet Âkif Ersoy’un dileğinin (dua), yakarışının Tanrı katında kabul görüp görmediğini bilmiyorsunuz sonuçta..



Aziz Dolu Atabey

Serik/Sarıobalı





Hiç yorum yok: