14 Ocak 2020 Salı

Ata Yadigarı Topraklar: KOSOVA

 
 
 
 
 
 
Ata Yadigarı Topraklar: KOSOVA
 
 
 
Yusuf Güldür

 
 
 
Balkanlar’a Türk damgasının vurulduğu ilk yerlerden birisi hiç şüphesiz Kosova’dır. 
 
 
 
Sultan 1.Murad Hüdavendigar’ın ve akıncılarının himmet ve gayretleriyle 1375’te fethedilen kutlu belde, Osmanlı için kahramanlık destanlarının yazıldığı bir meşher olmuştur.
 
 

Kosova'nın Kısa Tarihi
 


1.Kosova Savaşı
 
 

Bilindiği üzere, Osmanlı’nın Balkanlar’daki fetihlerini büyük bir panikle karşılayan ve Türk Milleti’ni Balkanlar’dan atmak isteyen Avrupalılar, büyük haçlı orduları kurarak Osmanlı’ya defalarca saldırmışlardır.
 
 
 
 Sırpsındığı ve Çirmen Savaşları’ndan sonra meydana gelen 1.Kosova Savaşı, bu savaşların en büyüklerinden biridir.
 
 

Osmanlı şehitlerinin, Türk askerlerinin kanlarının küçük bir göl hâline geldiği ve gece vakti ay ile hilalin bu kan gölü üzerinde birleşip yansımasıyla oluşan al bayrak, 1.Kosova Savaşında nihai şeklini almıştır.
 
 
 
Şehit Düşen İlk Padişah
 
 

Bu savaş sırasında, 101 yaşındaki Gazi Evrenos Bey efsaneleşmiş, Şehzade Bayezid, o inanılmaz hızıyla “Yıldırım” unvanını almış ve Sultan 1.Murad, kazanılan zafer sonrasında yardım etmek istediği yaralı bir Sırp askeri olan Miloç Obiliç tarafından kalleşçe hançerlenerek şehit edilmiştir. Bir anlamda Kosova, Osmanlı’nın kanıyla yazdığı destan, canıyla aldığı vatandır.
 
 

2.Kosova Savaşı
 
 

1448 yılında 2.Murad döneminde bir kez daha Haçlı saldırılarına uğrayan Kosova, Sultan 2.Murad’ın ve Türk Ordusu’nun kahramanlığıyla yeni bir destana sahne olmuş ve 2.Kosova Savaşı olarak bilinen bu savaşla, Haçlılar’ın Türkleri Balkanlar’dan atma ümitleri sona ermiştir. 
 
 
 
Bir anlamda Kosova, tıpkı Miryakefalon Savaşı gibi, Balkanlar’daki Türk varlığının kemikleştiği hadisenin adıdır.
 
 

Osmanlı Tarihi açısından kilit bir rol üstlenen bu kutlu belde, Osmanlı’nın iskân politikasıyla Türkleştirilmiş ve İslâmiyet’in hoşgörüsüyle Balkanlar’da bir huzur beldesi haline gelmiştir.
 
 

1877 yılında, Sultan 2.Abdülhamid zamanında büyük önem verilen Atalar Yadigârı Kosova bir vilayet hâline getirilmiş ve buraya ilk vali olarak Halil Rıfat Paşa atanmıştır. Kosova Vilayeti’nin merkez sancağı, 1893’e kadar Priştine, bu tarihten sonra ise Üsküp olmuştur.
 
 
 

Kosova’da, elbette sadece Türkler yaşamamış, Bulgar, Arnavut, Makedon, Boşnak ve Sırp unsurlar da Osmanlı hoşgörüsü altında bir arada var olmuşlardır.
 
 
 
 Hatta bu bölgede Sırpların klasik dönemde Hıristiyan olmalarına rağmen sarık sardıkları bazı seyyahlar tarafından nakledilmiştir.
 
 
 
Kosova’nın Osmanlı’dan Kopuşu
 
 

93 Harbi olarak bilinen 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’ndan sonra Kosova’nın büyük bir kısmı Berlin Konferansı’yla Sırbistan ve Karadağ’a verilmiş ve 1913 yılında da bu bölge tamamen Sırbistan’a bağlanmıştır. 
 
 
 
Bundan sonra Kosova Türkleri için son derece son zamanlar başlamış ve Evlad-ı Fatihan’ın bir kısmı, anayurt Anadolu’ya hicret etmişlerdir.
 
 

Yugoslav Dönemi’nde Mareşal Tito zulmünü gören ve uzun süre burada yok sayılan Kosova Türkleri, uzun mücadeleler sonucunda kendi varlıklarını tanıtmayı başarmışlardır. 
 
 
 
Yugoslavya’nın yıkılmasından sonra da Sırbistan’a karşı mücadele veren Kosova 17 Şubat 2008’de bağımsızlığını ilan etmiştir.
 
 

Hâl-i hazırda Kosova’da nüfusun çok büyük bir kısmı Arnavutlar’dan oluşmaktadır. Şayet yolunuz birgün Kosova’ya düşerse, Türk nüfusunun yoğun olduğu Prizren şehrini ve tamamen Türklerin yaşadığı Mamuşa kasabasını görmeden dönmeyin. 
 
 

Türk’ün tek bir ocağının yandığı yer, bizce hâlâ vatandır.
 
 
 

Hiç yorum yok: