8 Ocak 2019 Salı

Muhalefet Böyle mi Yapılmalıdır?

 

 

Muhalefet Böyle mi Yapılmalıdır?

 

Ahmet Salih Erdoğan Erüz

 

 

Poşet konusunun, halkta bardağı taşıran son damla etkisi yaptığı anlaşılmaktadır. 

 

Herkes, herhangi bir organizasyona dahil olmadan kişisel tepki gösterme fırsatı yakalamıştır. 

 

Ülkemizin birbirinden zorlu bir yığın sorunu var. Önem sırasına dizersek en sonlarda yer alacak, aslında sorun bile sayılmayacak market poşetlerinden 25 kuruş ücret alınması konusu çıktı ortaya. Önemsizliğine rağmen halkın gündeminde ilk sıraya oturuverdi.

 

Çok daha yaşamsal sorunlarda neredeyse sesi duyulmayan, pek tepkisi görülmeyen toplum, 25 kuruş poşet parası vermeye şiddetle karşı çıkıyor. Doktora tezi olarak araştırılacak, analizi gereken bir gelişme. 



Market alış verişi yapabilen, koca bir market arabasını tepeleme doldurarak birkaç yüz lira hatta daha fazlasını ödeyebilen insanların birkaç poşet için bir iki lira ödemek istememesi çok dikkate değer.



Gelir düzeyi çok düşük insanlar için belki üç beş kuruşun bile önemi vardır; ama onların alış verişleri çok sınırlı.

 

Halkın poşet konusundaki beklenmedik tepkisini yorumlamaya çalışınca akla öncelikle ekonomimizin durumu geliyor.

  

Enflasyon, fiyat artışları; doğalgaza, elektriğe, suya yapılan zamlar, vergilerdeki yüksek oranlı artışlar insanları çok derinden etkiledi. 



Herkes birkaç ay içinde neredeyse yarı yarıya fakirleşti. 



Daha kötüsü yetkililerin durumun düzelmekte olduğuna dair ikna edicilikten uzak, inandırıcılığı zayıf açıklamaları geleceğin daha da karanlık olacağı izlenimi uyandırıyor.



Halkın ekonominin gidişatı ve ülke sorunları üzerine bir tepki ortaya koyabilmesi için organize olması gerekir. 


Muhalefetin çeşitli ülke sorunları hakkında halkı organize etmediği, edemediği görülüyor. 



Kendi kendine bir biçimde organize olanlar, güvenlik güçlerince engellenir. Zaten, yasa dışı tepkilerden, gösteri ve toplantılardan her zaman uzak durulmalıdır.

 

Poşet konusunun, halkta bardağı taşıran son damla etkisi yaptığı anlaşılmaktadır. Herkes, herhangi bir organizasyona dahil olmadan kişisel tepki gösterme fırsatı yakalamıştır.



 Poşet yasası, iyi düzenlenememiş; tanıtılamamış; tartışılarak eksiği gediği giderilememiş görüntüsü ve mantıktan yoksun noktalarıyla her türlü eleştiriyi hak etmektedir. 



Eleştiriler dikkate alınacağına kandırmaya yönelik açıklamalarla  bu garabetin üzerine tüy dikilmektedir. Bu tutum, halkın karşı çıkma duygusunu güçlendirmektedir.

 


Market raflarında naylon torbalarla ambalajlanmış şeker, pirinç, bulgur, mercimek, fasulye, nohut… binlerce çeşit maddeyi alıyorsunuz. Onlara karışan yok. O naylon ambalajlı şeyleri poşete koyunca para istiyorlar(!) 



Gerekçe çevre ise “HİÇBİR ŞEY NAYLON AMBALAJ İÇİNDE SATIŞA SUNULAMAZ.” deyin. 



İnanın bu, milyar kat daha yararlı olur. Poşet kullanımı %50 azalmış. Diyelim ki doğru. Bu bir ölçü olamaz ki. Söz gelimi çubuk makarna kullanımını yasaklar ve sıfıra düşürmekle övünebilirsiniz. Ama aynı oranda diğer türlerden makarna tüketiminin arttığını göz ardı edemezsiniz.


 Çöpe giden naylon miktarında azalma olup olmadığını belirleyin. 



Market poşetlerinin hiç kullanılmaması halinde bile çöpe giden naylon miktarında yüz binde bir bile azalma olmaz. Her türlü ambalajlamada kullanılan naylon miktarını düşünün. Bilin ki onların hepsi çöpe gidiyor. 



Bu durumda poşetlerin paralı yapılmasının çevre kirliliğini önleyeceği gerekçesi havada kalır.
 

 


Halk, etkisini doğrudan hissettiği konularda onlar önemsiz olsa da daha hassas. 



Geçmişte birileri çıkar amacıyla araçlarda ceset torbası bulundurma, ekmekleri poşet içerisinde satma gibi icatlar çıkarmaya çalışmıştı. 



İnsanlar, öyle olmasa bile bakanlığın halkın on beş kuruşuna göz diktiğine ve adı belli birkaç market zincirine ek gelir sağlamaya çalıştığına inanıyor. 



Market zaten kazanıyor ve poşet masrafını sattığı ürünlere bir biçimde yansıtıyor. Niye ayrıca para alsın? 



Bu, 25 kuruş da olsa halkın hak ve adalet duygusunu rencide ediyor. 



Kimse enayi yerine konmak istemez. 




Çözüm mü arıyorsunuz? Geçmişte bazı marketler doğa dostu, doğada çabuk çözünen poşet kullanır; bunu poşet üzerine yazarak reklamını yapardı. Bunu zorunlu kılın.

 

Naylon ve plastik çevre kirliliğinde başroldeyse, üretiminden tüketimine zincirin son halkasında bir şey satın alan halka yüklenmek yerine, ilk halkadaki üreticiden başlayarak aşama aşama toptancısına, ambalaj olarak kullanan üreticilerine kısıtlamalar, yaptırımlar getirmek gerekmez mi? Ancak böyle etkili olunmaz mı?


Gelelim muhaliflere: Medyada ve sosyal medyada sanki bakanlığın sözcüleriymiş gibi, poşet konusuna karşı çıkanlara çatıyor, küçümsüyor, hakaret ediyorlar.



 Efendim ülke satılırken kimse karşı çıkmıyormuş da 25 kuruşluk poşet ceplerine dokununca tepki gösteriyorlarmış da(!)


 Ne yapsınlar, “Çok iyi olmuş.” mu desinler? 



Yahu o karşı çıkanların bir kısmı muhalefete oy verenlerdir ve diğer ülke sorunlarında da mutlaka tepki göstermişlerdir. 



Yok, iktidarı destekleyen insanlarsa daha iyi ya. İşte ilk kez de olsa iktidarın bir icraatına karşı çıkıyorlar. Bunun neresi sizi rahatsız etti? 


Yapıcı bir dille önemli ülke sorunlarında da aynı tepkinin gösterilmesi gerektiğini söylemek çok mu zor?


Ben mi anormalim, tersinden mi düşünüyorum? 



Allah cümlemize akıl fikir versin. 


Ama bakanlığın biri seçim arifesinde kendi kalesine bir gol atmışken bunu bile kullanamayan muhalifler de dostlar başına.


http://www.haberiniz.com.tr/yazarlar/ahmet-salih-erdogan-eruz/muhalefet-boyle-mi-yapilmalidir-441248m.html 

Hiç yorum yok: