7 Temmuz 2021 Çarşamba

Türk Topluluklarında Şaman Davulu ve Üzerindeki Resimlerin Anlamı







Türk Topluluklarında Şaman Davulu ve Üzerindeki Resimlerin Anlamı

Doç. Dr .Yaşar Çoruhlu
 
 

Davul, günümüzde dahi Türk topluluklarında önemli bir yeri olan müzik aletidir. Onun çağdaş dünyamızda yerini koruması, eski Türk kültüründeki öneminden ileri gelir. Davu­lun bu seçkin konumu, sadece Şamanizm’e de bağlı değildir. Türk kozmolojisiyle ve ina­nılan çeşitli ilâh veya ruhlarla ilişkisi sebebiyle çok önem kazanmış olan bu alet, bundan dolayı İslâmiyet’ten önce olsun, İslâmiyet’ten sonra olsun bir bağımsızlık sembolü ola­rak kullanılmıştır.
 
 
 
[1] Bir topluluğa davul, sancak veya tuğ vermek, ona Tanrı’dan gelen ‘kut’u vermek demektir. Bu da onun bağımsızlığı anlamına gelir. Nitekim Göktürk hü­kümdarları, Orhun yazıtlarında da belirtildiği üzere: “Tanrı kut verdiği için…” başarılı ol­muşlardır. Hükümdar tanrıdan aldığı kut ile ülkeyi en iyi şekilde yönetir. Kültigin yazıtı­nın doğu cephesinde 25-26. satırlarda “…devlet veren Tanrı, Türk halkının adı sanı yok olmasın diye, beni o Tanrı hakan (olarak tahta) oturttu, hiç şüphesiz…” şeklindeki ifade bunu çok güzel bir şekilde gösterir.[2]
 
 

Son zamanlara kadar Şamanist özelliklerini büyük oranda korumuş çeşitli Türk topluluklarından yapılan derlemelerde davulun büyük bir rolü olduğunu görmekteyiz. Yakutlarda daha adaylığı sırasında şaman bir davula sahip olur. Kendi alanında üstad olan bir yaşlı şaman, genç şaman adayını, yüksek bir dağın bulunduğu yere veya bir bozkır olanına götürerek ona şaman elbisesi giydirdikten sonra bir davul verir.[3] Bazı durumlar­da şaman giysisi ve davulun yapımı için gerekli malzemeyi şamanın akrabaları ve arka­daşları hediye eder.[4] Adaya verilen bu davul genelde ata ruhlarından alınan ilham üze­rine[5] veya şamanın hizmetinde bulunduğu ruhun isteğine göre yapılmıştır.[6]
 
 

Öncelikle şaman/kamın yaptığı yer altına iniş veya gökyüzüne yükselme törenlerin­de, davulun çoğunlukla kullanılması gereken bir nesne, araç olduğunu görüyoruz. Bun­dan başka çeşitli işler için, örneğin Tanrı’ya veya ruhlara kurban sunma, bir evi kötü ruhlardan temizleme veya ölünün ruhunu yer altına, ölüler dünyasına götürme gibi amaçlarla yapılan şamanlık seanslarında, davulun ruhlarla ilişkiye girmek, onları yaka­lamak ya da içinde ruhları toplamak (Altaylı Türkler ve Yakut Türklerinde), sesiyle kö­tü ruhları korkutmak gibi amaçlarla kullanıldığını tespit edebiliyoruz. Ayrıca davul sesi­nin ritmi, bu sesin alçalıp yükselmesiyle ayinin gidişatını seyredenlere aktarmak, vecd durumuna geçmeyi kolaylaştırmak gibi amaçlarla da kullanılmıştır. Araştırmacılarca derlenen çeşitli törenlerde buna ilişkin pek çok örnek görebiliyoruz.
 
 


Bir vasıta olarak davul, şamana yardımcı olan hayvan ruhlar gibidir. Bazen o şama­nın bineği olarak algılanmıştır. Şaman onunla göğe yükselip, yer altına inebilir. Bu yüzden birtakım Türk topluluklarında şamanın atı sayılmıştır.[7] Tören esnasında şamanın ru­hu seyahate çıkmışken davul at, tokmağı kamçı, sulardan geçerken davul kayık, tokmak kürek, göğe çıkarken de bir çeşit kuş[8] veya kanatlı at olur. Derisi için geyik ve benzeri türden post kullanıldığında, davul bu hayvanların adını alır. Mesela Karagas ve Soyot şamanları İlâhi söylerken davulu kast ederek “yabani bir karacayla gezdiklerini” söyler­ler.[9]
 
 

Davulun yapıldığı malzeme de çoğu kere simgesel anlamlar taşır. Onun ana madde­si, genellikle kutsal sayılan ağaçtan alınır. Örneğin davulun kasnağı, Türklerde genel ola­rak kayın ve sedir ağacındandır. Aynı şekilde davulun içteki tutmaya mahsus sapı da bu ağaçlardan yapılır. Bu ağaç, kutsal olan ‘Dünya ağacı’na işaret ettiğinden dolayı bu iş için kullanılacak ağacın, insan eli değmemiş veya herhangi bir hayvanın kirletmediği bir ağaç olması istenir.[10] Eliade’nin tespitlerine göre şaman, kasnağın yapılacağı dalın bu­lunduğu ağacın yerini doğrudan doğruya ruhlardan öğrenir. Tespitten sonra bu dalı kes­mek için dostlarını gönderir. Yakutlarda ise üstüne yıldırım düşmüş (bu ifade yıldırım tanrısına bir gönderme yapıyor) bir ağacın seçilmesi daha doğru bulunur.[11]
 
 

Ayrıca davulun muhtelif yerlerinde kullanılan ve mahiyetlerine göre anlam kazanan demir veya bakır nesneler ya da bu türden malzeme de madenin, daha çok demirin kut­sallığından dolayı seçilmiştir.



Davulun yüzeyini teşkil eden derinin alınacağı hayvan da gelişigüzel seçilemez. Bu seçimin av kültleriyle ilişkisi olduğuna inanan araştırmacılar, bu yüzden en çok geyik ve­ya dağ keçisinin derisinin kullanıldığını söylerler. Az da olsa tay (veya at) derisinin kul­lanıldığı da görülmüştür.[12] Bizim düşüncemize göre şamanın davulunun derisinin seçi­minde, şamanın koruyucu ruhu olan hayvanlar da (töz) rol oynamış olmalıdır.
 
 

Böylece yeni davul yapıldıktan sonra dualar okunarak tütsülenir. Bu şekilde kötü ruh­ların etkisinden arındırılmış olur. Üstüne kımız-rakı gibi içki saçısı yapılır.[13] Potatov-Menges’in Şorlar ile ilgili olarak yaptıkları tespitlerde, şaman adayı mesleğe davet edildiğin­de, içinde yaşadığı toplulukla birlikte ormana gider. Burada şaman bir dinî ayin düzen­ler. Üç gün içinde davul yapıldıktan sonra üzerine, simgesel anlamı olan resimler yapı­lır. Şaman adayı bu şekilde hazırlanan davulu toplumun koruyucu ruhu sayılan (kutsal/tanrı dağ mefhumu yer kültleriyle alakalı bir unsurdur) Muz Tağ’a (Buz Dağ) sunar. Muz Tağ davulu küçük birer dağ olan oğullarına gösterir ve sonra da kendisi inceleye­rek ömrünü tespit eder. Ondan sonra sırasıyla Ülgen’in annesi veya karısı kabul edilen Tazı Kan’a davulu sunar. Üç gün sonra da aynı davul merasimle Erlik’e gösterilir. Erlik de davulu inceleyerek; adayın bununla kaç yıl şamanlık yapacağını (yani aynı zamanda şamanın ne kadar yaşayacağını) ve kaç kez kurban sunacağını bildirir.[14]
 
 

A. İnan’ın aktardığına göre, şamana ömür biçen Muz Tağ’dır ve onun ömrü boyunca kaç tane davul kullanabileceğini belirler. Aynı araştırmacının Potatov’dan naklettiği bir bilgi bu durumu güzel bir şekilde açıklamaktadır: Sandra isimli bir şaman L. P. Potatov’a, tayin edilen davullarının sayısının tamam olduğunu, yakında öleceğini söylemiş ve bilgi­yi veren araştırmacı birkaç gün sonra şamanın öldüğüne şahit olmuştur.[15] Bu açıklama­lara benzer şekilde, Anohin de bir kısım Altaylı şamanın davullarını, temiz ruhlardan ve­ya dağ ruhlarından aldıklarını belirtir.[16]
 


Eliade’nin tespitlerine göre bazı topluluklarda, örneğin Altaylı Tuvalarda şaman davulu törenle canlandırılır. Davulun canlanacağı düşüncesi yukarıda söylediğimiz gibi onun yardımcı ruhlarla ilgisinden kaynaklanır. Bu nedenle söz konusu tören sırasında şaman hayvan atasının hayatını anlatır.[17]
 
 

Görüldüğü gibi şaman adayının davulunun hazırlanması mitolojiyle ilişkili sembolik davranışlara neden olmaktadır. Burada eski Türk dinini ifade eden ‘Gök’ ve ‘Yer’ unsurla­rı veya ilkeleri ön plâna çıkmaktadır. Nitekim yukarıda sözü edilen Şorlarda davul göğe mensup ilâhlara -ağaçla birlikte- bir Dünya ekseni olarak algılanan Kutsal dağ vasıtasıy­la sunuluyordu. Daha sonra ise yer altı aleminin korkulan ilâhı Erlik’e takdim ediliyordu.
 
 

Davul derisi yıprandığında gelişigüzel atılmaz, bir ormanda (orman ve ağaç kültleri et­kisiyle) ağacın dalına asılarak terk edilirdi. Ayrıca şaman öldüğü zaman davulu tahrip edi­lerek mezarının yanı başındaki ağaca asılırdı.[18] Bizim düşüncemize göre bunun sebebi, söz konusu davulun, aynı zamanda şamanın kendisini temsil ediyor olmasıdır.
 
 

Nitekim A. İnan’ın tespitlerine göre, davulun ağaç ve demir aksamı hariç, yıpranan de­risi değiştirilebilir. Ayrıca birisinin öldüğü bir evde bulunan şamana ait eşyalar ve davul, Erlik’in elçisi olan Aldaçı’nın konuta gelmesiyle kirlenmiş ve gücünü kaybetmiş sayıldığı zamanlarda da eski deri yerine yenisi davulun yüzeyine gerilirdi.[19] Orta ve İç Asyalı Türklerde davul kasnağı yuvarlak veya beyzî şekildedir. Bazen, bugün bizim tef dediği­miz müzik aletinin büyük şekli gibidir (Resim: 1-2).[20] Yapımında yukarıda da belirttiğimiz gibi, ağaç, teller, madenî parçalar ve deri kullanılır. Deri davulun bir yüzünü gergin bir bi­çimde kaplar. Boyalarla yapılan ve sembolik anlamı olan resimler daha çok bu yüzdedir. Ancak bazen başka yerlerde de olabilir.
 
 

Boş olan arka yüzde, şamanın/kamın bir eliyle davulu tutabileceği bir sap vardır. Ge­nellikle davulu iki eşit parçaya ayıran sap, Altaylılar ve diğer bazı Türk topluluklarında ol­duğu gibi bazen kabaca insan şeklinde yapılır. Bu sap genellikle eski ölmüş bir şamanı ya­ni ‘davul sahibi ruhu’ ifade eder. Altaylılar ölmüş usta şamanın ruhunu ifade eden bu par­çaya ‘eezi’ ismini verirler. Anohin’e göre, eezi’nin başı beyzî şeklinde olup yüz üzerinde oyma suretiyle kaş, burun, ağız, sakal yapılmış olup bazı yerlerde bu kısımlar bakır levha ile kaplanmıştır. Bazı Altay şaman davullarında ‘eezi’ iki başlı da olabilir. Bu durumda ayak tarafındaki baş şamanın başıdır. Bu şeklin göğsü üzerinden geçirilen ve kiriş deni­len demir çubuk ise onun kollarını oluşturur. Bir kısım davullarda ‘eezi’nin aşağı tarafı iki­ye ayrılarak çatal şeklinde görünen ayakları oluşturur. Bu çatal kısmının üzerinde yer alan küçük bir resim bazen şamanın koruyucu ruhunun simgesidir.[21]
 
 

Czaplıcka ise daha erken dönemlerde kaleme aldığı araştırmasında, bu içteki insan şeklinde veya sade olan sap kısmına Altaylı kabilelerin “bar” dediğini ifade ediyor. Aynı araştırmacı Altaylılarda kiriş denilen yatay demire asılan ses çıkaran demir nesnelere ise “kungru” dendiğine ve bunların sayısının şamanın rütbesini gösterdiğine değiniyor .
 
 

Şorlar ile Kumandı Türklerinde töz kültlerine işaretle “altı gözlü ala kaplan” olarak bahsedilen sapın üzerinde başka çeşitli süslemeler ve kirişin iki yanına kötü ruhları ko­van madeni parçalar (maden ve demirin kutsallığıyla ilgili) asılır. Bazen de burada şama­nın emrinde bulunan ruhları temsil etmek üzere çıngıraklar yer alır.[23] Anohin’e göre (Altaylılarda) kirişe asılan ve çıngırak denen demir parçalar ok şeklinde olup kötü ruhları kovmaya yararlar. Bunların sayısı şamanın koruyucu ruhlarının sayısına göre belirle­nir.[24] Davulun iç tarafında bazen yay ve bıçak gibi silahlar da temsili olarak bulunur.[25]
 
 

Tuva bölgesindeki Türk şamanlarının davulunda da benzeri aksam görülebilir . Bu tip örneklerden biri Dioszegi tarafından, Khowsgöl’ün batısında yaşayan ve Tuva Türkleriyle de ilişkileri tespit edilen Darkhat olarak anılan topluluğa ait bir kısım şaman malzemesi içerisinde incelenmiştir. Davul yaklaşık daire biçimindedir, iki, beş ya da yedi ağaç baş, bir kemik davul çemberinin arka kısmına ağaç çivilerle tutturulmuş­tur. Bunların başları at kılı, geyik kirişi veya pamuklu şeritle bağlanmıştır. Erkek ya da dişi geyik derisi davulun yüzünü kaplar. Açık kısmın diğer tarafına monte edilmiş ağaç­tan tutma yerinin yukarısında ve aşağısında ikişer oyuk bulunmaktadır. Bunların üzeri bitkisel veya geometrik süslemeyle kaplıdır (omurga kemiği). Üç demir parçayla sapın üst tarafına tutturulmuş bir demir çembere şerit parçalar (kurban kurdelesi, kurbanı ifade eder) asılmıştır. Ayrıca ağaçtan mamul bir sopa karşıdan karşıya geçecek şekilde yerleştirilmiş ve at nalı biçiminde demir bir şerit onun aşağısında yer almıştır (gem de­miri). Bundan başka davul çemberine tutturulmuş dörtgen demir halkalara bir veya iki tutam şerit asılmıştır (Resim: 5).[26] Bunlar gibi Türklere ve Türkler dışındaki bazı toplu­luklara ait çeşitli örnekler vardır.
 
 

Sieroszewski’ye göre tüngür, Troshchanski’ye göre tünür/dünür/düngür olarak ad­landırılan Yakut davulu daha çok beyzi biçimdedir. Bu isim yukarıda sözünü ettiğimiz Altaylı Türklerde, Soyot ve Karagaslarda da tünür/tüngur şeklindeydi. Bahsettiğimiz bu kelime Yakutlar arasında davula ilaveten kullanılan bir telli çalgı olan dünüre de işaret eder. Ayrııca tünür kelimesinin ‘evlilikten doğan akrabalığı’ (dünür) ifade ettiği tespit edilmiştir. Bu da şamanın esasen ailenin başı olduğunu, davulun şaman ve ruhlar ara­sında olduğu kadar şamanla toplum arasındaki birliğin (ilişkinin) işareti sayıldığını gös­terir. En geniş çapı 53 cm. olan ve 11 cm. genişliğinde bir kasnağa sahip bulunan davul­ların içlerindeki aksam yukarıda anlatılan diğer örneklerdeki gibidir. Jochelson’a göre davul üzerinde yer alan çıkıntılar 7, 9 veya 11 adettir. Görüldüğü gibi tek (asal) sayılar kullanılmıştır. Davulun iç tarafında yine sapta oluşturulan ‘Dört ana yön’ şekli, küçük çanlar, tören esnasında tıngırdayan biblolar, çeşitli demir ve kemik nesneler bulunur. Bunlar şeritlerle kasnağın iç tarafına bağlanır. Bu arada Czaplıcka, Kara ve Beyaz Şamanların davulları arasında da bazı farklar olduğunu söylemektedir. Onun Troshchanski’den aktardığına göre yaşlı bir şaman olan bir Yakut kadını beyaz şaman davulunun iç tarafında kasnağa bağlanmış at kılı (muhtemelen beyaz at kılı) bulunduğunu ifade et­miştir.[27]
 
 
 
Altay şaman davulu yüzeyindeki resimler. Resim ‘Eezi’ denen şekil veya eksen ile temel olarak ‘Gök’ ve ‘Yer’ olmak üzere iki bölüme ayrılıyor. Söz konusu ‘Eezi’ veya eksen resmi aynı zamanda dörde bölüyor. Yukarıda güneş (sol) ve ay (sağ) ile sabah ve akşam yıldızı bulunuyor. Aşağıda solda hayvan ruhlar (dağ keçisi) ve şaman tasviri, sağ tarafta ise ebem kuşağı, kurban yeri (tayılga) ve baydara ile kutsal ağaca bağlı at kurbanı görülüyor (Anohin).
 
 

Davulun yüzeyindeki resimlerde ezilip toz haline getirilmiş, yumuşak taşlardan elde edilen boyalar kullanılır. Daha çok simgesel bakımdan da çok önemi bulunan kırmızı ve beyaz renkler kullanılmıştır. Buradaki resimler çeşitli Türk topluluklarında az çok birbi­rine benzer. Türkler dışındaki bazı Şamanist topluluklarda ise hem paralel hem de deği­şik örnekler vardır.
 
 

Bilhassa Altay Türklerinde davul yüzeyi kozmik alemi yansıtır. Davul çoğu kere ya­tay ve dikey bir hatla bölünmüştür. Bu yatay ve dikey hat ‘Dört ana yön’e işaret edebi­leceği gibi, Dünya’yı ‘Gök’ ve ‘Yer’ olmak üzere iki parçaya da böler. Yatay hat kiriştir ve üzerinde şerit veya çıngırak olduğu düşünülen resimler vardır. Bilindiği gibi ‘Gök’ ve ‘Yer’ (Su-Atalar) formülü evrensel bir karaktere sahip olan eski Türk dinine bağlı olan ‘iki umdeli’ yani dikotomik bir anlayışa işaret etmektedir. Orhun yazıtlarında da bu an­layışı gösteren çeşitli ifadeler vardır. Bu husus Çin kültüründeki ‘Ying ve Yang’ (Yer ve Gök) ilkesinin Türk kültürüne özgü bir ifadesidir. Türk sanatında bunun en güzel yoru­munu hayvan mücadele sahnelerinde bulmaktayız.
 
 

Davul üzerinde dikey unsur olarak görülen çizginin belki ‘dünyanın ekseni’ni de ifa­de ettiği düşünülebilir. Bu bazen bir sırık şeklinde tahayyül edilen ‘Dünya ağacı’nı çağ­rıştırır. Davulun aşağısında da resmi bulunan ‘Dünya ağacı’ (Bay Kayın); bilindiği gibi kökleri yer altı âleminde, gövdesi yeryüzünde, dalları ve yaprakları ise göğün üst taba­kalarında olan kozmik bir eksen gibi düşünülmüştür. Hatta bazen kutup yıldızına kadar uzanır. Temelde onun Türk mitolojisindeki yeri ‘Kutsal dağlar’ ve ‘ağaç’ daha doğrusu eski Türklerdeki ‘Orman kültü’ne dayanır. Türklerdeki orman ve buna bağlı olarak ağaç kültünün önemini ifade eden bir çok kaynak ve derleme vardır. Biz burada sadece bü­yük Türk devletlerinin yöneticilerinin kutsal kabul ederek muhakkak devletlerinin baş­kenti yaptıkları Ötüken bölgesinin, dağlık ve ormanlık bir alan olduğunu buna delil ola­rak ifade edelim.
 
 

Bununla birlikte, bizim bir eksen teşkil edebileceğini düşündüğümüz bu dikey çizgi ve hat bir kısım araştırmacılara göre, ‘eezi’yi teşkil ediyor. Üst taraftaki insan yüzünün onun başını, alt taraftaki kaideyi ifade ettiğini düşünebileceğimiz şeklin ise ayaklarını gösterdiği kabul ediliyor.[28]
 
 

Davulun yukarı tarafı Gök Tanrı’yı (veya sonra bunun yerine geçen Ülgen’i) ifade eden gökyüzüne tahsis edilmiştir. Burası yatay bir çizgiyle alt kısımdan ayrılmıştır. Söz konusu yerde, ay (eksenin veya ‘eezi’nin sağında) ve güneş (solda), ayrıca kozmolojik-astrolojik bakımdan önemli sayılan yıldızlar bulunur. Bunlar belki çok daha eski güneş ve yıldızlarla ilgili kültlere de işaret ederler.
 
 

Ay ve güneşin iki yanında bazı davullarda bulunan iki daireden biri tan vaktini, bir di­ğeri ise güneşin batışını (veya gündüz ve geceyi) temsil eder (yani Çoban Yıldızı ve Ak­şam Yıldızı). Ay ve Güneş kültü bilindiği gibi Türk topluluklarında Proto-Türk devirlerin­den beri etkilerini sürdürmüş, hatta İslamiyet’ten sonraki devrelere de ulaşmıştır. “Ay Atam Güneş anam” deyimi bunu ifade eder. Eski Türklerde çoğu kere kadın güneşle ilişkilendirilmiştir. Aslında daha çok yer kültleri içinde ele alınan tanrıça Umay’ın da güneş­le ilişkilendirildiği araştırmalar vardır. ‘Güneş’, ‘Yıldırım’, ‘Ateş’ hepsi de bir ruh veya tanrı olarak kabul edilen tabiat unsurları olup bu konuyla alâkalıdırlar. Sanat tarihimiz­de bunlara işaret eden pek çok tasvir vardır.[29]
 
 

Davulun aşağı kısmında “ebem kuşağı”nı ifade eden şe­killer vardır. Bunlar eksenin veya ‘eezi’nin iki tarafından çıkan iç içe yaylar biçimindedir. Eliade’ye göre gök kuşağı ‘Dünya Ağacı’ gi­bi şamanın üzerine tırmanarak yukarı tabakalara yükselmesini temsil eder.[30]
 
 

Esasında bu yay parçası gibi olan şekilleri, dağ olarak da nite­lemek mümkündür ve bilindiği gi­bi bir kısım Türk toplulukları dağ­ları kutsal olarak ya da tanrı veya ruh olarak görürlerdi. Aşağı ke­simde: bazen törenlerde Dünya ağacını temsil etmesi için kullanı­lan bir ağaç, şamanın kendisi, şa­manın tözünü veya kurbanı ifade eden hayvan tasvirleri (Örneğin Geyik) ya da Baydara olarak anı­lan yere çakılmış bir kazığın çata­lına yerleştirilen bir ucu yerde bir ucu ise gökyüzüne doğru uzanan sırığa (bu sırığa bazen Pakan da denir) geçirilmiş, kurban edilmiş hayvanın kafatası, derisini ve ay­nı zamanda onun bulunduğu yeri (tayılga) gösteren resim bulunur. Bir kısım davullarda Ülgen’in kızlarını temsil eden resimler de vardır 
 
 

Altay davullarında bazen üzerinde şeritlerin bağlandığı ve töz ifadesi olmak üzere bir erkek tavşan derisi asılan, iki ağaç arasına gerilmiş ip tasviri, Türklerde Bey veya önem­li kişilerin koruyucu ruh sembolü olan sungur şekli, üzerine yatay ağaçlar yerleştirilmiş dört sırık ve şamanın yanında durduğu varsayılan bir kazık da gösterilmiştir.[31] Ayrıca bazen davullarda bir köprü şekli de vardır ki bu da şamanın bir kozmik bölgeden başka bir kozmik bölgeye geçişini ifade eder.[32]
 
 

Bazı durumlarda, Altay davullarının iç taraflarında da ve kasnak üzerinde de bir kı­sım resimler yapılır, içteki resimler: ‘eezi’ yani davulun sahibinin resmi, kavis şeklinde gökkuşağı, onun altında kutsal kayın ağacı ve davulun derisinin yapıldığı hayvanın (Ör­neğin Sığın) resmi ve en altta Erlik’in oğullarından biri tarafından yönetilen cehennem­deki göllerin sahillerinde yaşayan bir kirpi tasvirinden oluşur. Daha çok dekoratif amaç­lı birbirini kesen çizgiler ve yıldız resimleri ise kasnak üzerinde yer alır.[33]
 
 

Gök ve yeryüzünü gesterir iki alana bölünmüş Altay davulu. Üsteki Gök aleminde güneş, ay, yıldızlar; altta, gök kuşağı veya dağlar ve kutsal ağaç görülmektedir. Ortada eksen teşkil eden ve tepesindeki baştan dolayı ’Eezi’yi de temsil ettiği düşünülen bir çizgi vardır (Anohin).

 

Katanov’a göre, Beltir ve Sagay şamanlarının davullarında ‘yedi sarı kız’, maral, kur­bağa, yılan, kutsal kayın ağacı, ay, güneş ve yıldızlar gibi gök cisimleri ile hastalık yapan kötü ruhların tasvirleri bulunur.[34] Benzeri şekilde Czaplıcka, Chern Tatarlarının davulu­nun dış yüzünde, Güneş ve Ay, Dünya ağacı gibi çok görülen tasvirler yanında kurbağa, kertenkele ve yılan tasvirleri de bulunduğunu belirtir.[35]
 
 

S. Buluç ise davulun iç yüzündeki resimleri: davulun sahibi, kasnağın yapıldığı ilahi kaynaklı ağaç, derinin alındığı kutsal hayvan, yer altı denizinde yaşadığı varsayılan (bi­ze göre muhtemelen Mezopotamya mitlerinden etkilenmiş) bir yılan veya canavar, kiri­şin üst tarafında güneş, ay ve yıldızlar olarak aktarır.[36]
 
 

Yüzeyindeki resimler itibarıyla değişik bir davulu Radloff ünlü Sibirya’dan isimli ese­rinde anlatır. Söz konusu davulun açık olan arka kısmı diğerleri gibidir. Burada Anohin’in ‘eezi’ dediği davulun sahibini ifade eden şekil (Radloff buna tüngür asi demekte­dir) bulunmaktadır. Kitabında bir çizimini verdiği davulun deri gerilmiş kısmının dış yü­zeyine kırmızı boya ile resimler yapılmıştır. Yine genel şema olarak yukarıda ‘Gök’ ve aşağıda ‘Yer’ ele alınmıştır. Ancak burada ortada Güneş ve Ay’ın yukarılarında da yıldız­ların bulunduğu göğe ait şekiller az yer kaplıyor. Yere ait olan aşağıdaki kısımda iki ta­rafta bulunan ağaçlar tanrısal kökenli kayın ağacını ifade etmektedir. Kollarını açarak yuvarlanmakta olan bir adamın ne anlama geldiğini belirtmeyen Radloff, resimde binicili atların kurban atı, kuşların kaz ve kartal, at üzerindeki figürün (veya figürlerden bi­rinin) şaman olduğunun kendisine söylendiğini belirtiyor. Davul tokmağını, yaptığımız diğer açıklamalara benzer şekilde anlatan araştırmacı, davulun tokmağını farklı bir isim­le (Ordu?) anıyor.[37]
 
 

Abakan Tatarlarına ait şaman davulunda daha önce sözü edilen benzeri şekiller bulunmaktadır. Dünya ‘Gök’ ve ‘Yer’ olmak üzere ikiye bölünmüştür. Üstte ay-güneş ve yıldızlar vardır. Alt solda kutsal ağaç yanında kurban töreni, sağda şamanı temsil eden davul (Hans Findeisen-Heino Gehrts)..
 
 
 
 Türk kabilelerinden Soyotlara ait bir davul yüzeyindeki resimlerde ‘Dünya Ağacı’ tasviri ve belki yeryüzünde avı bol yerlere işaret eden halkalar görülmektedir (Hans Findeisen-Heino Gehrts).
 
 

Kuzey Altay Türklerinde görülen bu davul şekli bazı küçük farklılıklarla Abakan, Baraba Türkleri, Sagay, Beltir, Kaçlar ve Şorların davullarına benzer.
 
 

Burada açıklananlardan da anlaşılacağı gibi, Türk topluluklarında davul yüzeyindeki resimler en yaygın şemada bir kozmolojik tasarımı vermektedir. Nitekim yukarıda da kısmen belirtildiği gibi, eski Türklerin ‘Evren/Dünya’yı, ‘Gök’ ve ‘Yer’ olarak (Yer’e bağ­lı yer altı da vardır) ikiye böldüklerini, yeryüzünü insanlara ayırdıklarını biliyoruz. Daire biçiminde düşünülen gökyüzü, bir dörtgen olarak algılanan yeryüzü üzerine oturur. Gökyüzünün çeşitli katları vardır. Bunlar gök çarkları şeklinde ifade edilir. Benzeri şekil­de yer altında çeşitli sayılarda tabakalar vardır. Yukarıda ele alınan şemada ‘Dört ana yön’ün birleştiği düşünülen merkezde dağ ve üzerinde ‘Dünya ağacı’ bulunur. Bunlar dünyanın eksenini temsil ederler. Daha evvel de değinildiği gibi, bazen sadece ‘Dünya ağacı’ ekseni teşkil eder ( Soyot davulunda dünya ağacı). Kozmolojik sistemde yönlere bağlı olarak renkler, zoomorfik timsaller, yıldız veya yıldız kümesi sembolleri yer alır. Her bir yön ve unsurlarıyla alâkalı belirlenmiş zaman da vardır.
 
 

Değişik Türk topluluklarına ait bir kısım davullarda bazı farklı anlatımlar da vardır. Bu konuda bir Teleüt şaman davulunu örnek olarak ele alabiliriz . Davul esasın­da yine ‘Gök’ ve ‘Yer’ olarak iki bölüme ayrılmıştır. ‘Gök’ burada daha çok yer tutar. Alt kısımda evin içinde bulunan yaşlı adam tasviri evin koruyucusu ve efendisi olan ruhtur. Onun altında ise tanrılara veya ruhlara sunu ya da saçı yapılan kadehler bulunmaktadır. Davulun üst tarafındaki Gök bölgesi alttan üçgenlerden oluşan şeritle ayrılır. Dağlara ve gökteki güçlere işaret eden bu şerit, yarım daire oluşturacak şekilde davulun üst tara­fını çevreler. Burada görülen atlar ve kuşlar Şamanın elçileridir. Üst kısımda yer alan ka­fesler, gök varlıklarının muhafızı olan kuş şeklindeki ruhları yakalamak için Şamanlar ta­rafından kullanılır. Davul yüzeyinin sağ yanı boyunca ‘Dünya ağacı’nı simgeleyen tasvir­ler bulunur. Üst kısımda ayrıca güneş ve ay ile beraber sabah ve akşam yıldızı bulunur.[38]



Hangi topluluğa ait olduğu bilin­meyen bir Kuzey Sibirya şaman da­vulunda ve Türklere ait olmayan çeşitli şaman davullarında bunun gibi değişik özellikler gösteren ör­nekler olduğu gibi, Türk şaman da­vulları ile paralellik gösterenleri de vardır.[39] Bunlardan birinde ortada şaman tasviri görülüyor. Onun ba­şındaki ışınlar ve kuşlar ‘şamanın düşünce gücünü’ ifade ettiği ileri sürülmekle birlikte bize hâleyi de hatırlatıyor. Üst soldaki şekil gü­neştir. Güneş’in içindeki çizgiler yönleri ve üzerinde kuş olan çizgi ‘Dünya ağacını’ anlatıyor olmalıdır. Sağdaki şekil ise ay tasviridir. Bu­nun dışında bu kesimde şamana yardımcı bir hayvan tasviri olup da­vulun çeperlerine bağlı dairelerdeki balıklar balığı bol olan yerleri, içi boş olan daire de balık olmayan de­nizleri ifade eder.


 
Czaplıcka’nın Klementz’den nak­lettiği bir davul üzerindeki resimler­de daha detaylı yorumlar görebili­yoruz. Burada Minusinsk bölgesin­den olan davulun aşağı bölümünde ‘Bay kayın’ tasviri kayın ağacı etra­fında yapılan kurban törenlerini an­latır. Beyaz renkte iki ağaç ‘Ulugbay-Kazun’ yani Ulu Han’ın ülkesin­de büyüyen iki ağaçtır. Burada gö­rülen beyaz ve kara kurbağa ise Ulu Han’ın hizmetçisi olarak anılır. Ayrı­ca davul üzerinde yedi yuva (ağaç dallarındaki şaman yuvaları?), yedi kuş tüyü (telek) ile ilgili ruhlar, insa­na hastalık getirdiği belirtilen yedi kız tasviri, diş ve kulak ağrısını iyi­leştirdiği varsayılan bir ruh şekli ile ‘zamanın anası’ denilen bir ruh yer alır. Yukarı bölümde yani gök kısmın­da, bir şamanın ‘hâle’ diye yorumladı­ğı sabah yıldızı ya da şafak söküşünü anlatan bir şekil, şamandan şeytanla­ra mesaj götüren iki kara kuş, ayının dişlerinden oluşan ‘aba-Tös’, Ulu Han’ın atları, arzu edilen şeye ulaş­mak için dua edilen bir ruh tasviri bu­lunur. Diğer hayvan biçimindeki figür­ler ise Kızıl Kikh Han’ın avlandığını an­latıyor.[41]
 
 

Günümüzde yeni dinlere girmiş ba­zı Türk topluluklarında Şamanist uy­gulamalar devam etmektedir. Bunun en tipik örneği Yakutlardır. Onların dı­şında Lamaizm’in etkili olduğu Tuva ve Hakaslarda da durum böyledir. Bu nedenle bir Tuva şamanının davulu üzerinde neredeyse bütün merkezi kısmı kaplayan değişik bir Güneş tas­viri veya yine Tuvali bir kadın şama­nın davulu üzerinde Mandala etkili bir evren tasvirini görebiliyoruz (Resim: 14). Bazen de modern eğilimler davul­lar üzerinde etkili olmaktadır. Çağdaş bir ressam şamanın yaptığı davul bu­na örnektir. Davul yüzeyindeki eezi resmi ve şaman tasvirleri çağdaş bir anlayışla yan­sıtılmıştır.[42]
 
 

Bununla birlikte gerek Türk gerekse diğer topluluklarda, tamamen eski tarza uygun tasvirli davullar da vardır.
 
 

Öte yandan başka bazı aletler de davulla bir bütünlük arz ederler. Bunların en önem­lilerinden biri zaten davulun tokmağıdır. O da kutsal ağaçtan ve önemli sayılan hayva­nın derisinden muhtelif şekilde yapılır. Radloff, Potanin, Anohin, Potatov-Menges gibi çeşitli Şamanist derlemeler yapan araştırmacılar; davulun tokmağının kakım, samur ve­ya tavşan ayağı derisi ile kaplanmasının sesin boğuk çıkmasını sağlamak için olduğunu söylüyorlar. Bazen tavşan ayağı doğrudan doğruya tokmak olarak kullanılmıştır. Tok­mağa ‘Kamçı’ da denir. Bize göre bu çoğu kere davulun şamanın göğe ve yeraltına se­yahat ettiği atı sayılmasından ileri geliyor olmalıdır.[43] Bir diğer önemli unsur şamanın asasıdır. Şamanın kullandığı çeşitli müzik aletleri ve şamanın elbisesi de bir tören için önemli olduğundan, davulun tek başına da üstlendiği sembolizmi daha geniş anlamda ve bir bütün halinde verir. Burada konumuz ‘Davul’ olduğu için onu bütünleyen 
 nesneleri ayrıntılı olarak ele almıyoruz.

Doç. Dr. Yaşar ÇORUHLU

Mimar Sinan Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Sanat Tarihi Bölümü, İstanbul.
 
 

Alıntı Kaynak: MİMAR SİNAN GÜZEL SANATLAR ÜNİVERSİTESİ, Türk Sanat Tarihi Uygulama ve Araştırma Merkezi, 2009
 
 
Dipnotlar:
[1] Bahaeddin Ögel, Türk Kültür Tarihine Giriş-Türklerde Devlet ve Ordu Mehteri, C. VII, Ankara, 1987, s. 40­44.
[2] Talât Tekin, Orhon Yazıtları, Ankara, 1988, s. 15.
[3] Saadettin Buluç, “Şaman”, İslâm Ansiklopedisi, C. 11, İstanbul, 1979, s. 312.
[4] Abdülkadir inan, Tarihte ve Bugün Şamanizm-Materyaller ve Araştırmalar, Ankara, 1972 (2. baskı), s. 91.
[5] Buluç, a.g.m., s. 316; Anohin, bu konuda “Her şaman, baba veya ana tarafından olan büyük babalarından ve­ya analarından ölmüş bir şaman ozo kamın varisidir ve hâmisi ve selefi olan bu ruhun talebi ile davul sahibi olur. Hiçbir şaman kendi arzu ve isteğiyle davul yaptıramaz, tıpkı (manyak) meselesinde olduğu gibi, ruh davul yaptır­mak için Şamana telkinlerde bulunur. Mesleğe giren şaman ruhun arzularına tâbidir. Onun istediği gibi davul yap­tırır, şekil ve bütün teferruatı ruhun hayatta kullandığı davula uygun olur” demektedir. Bkz.: A. V. Anohin, “Altay Şamanlığına Ait Maddeler” (çev. Abdülkadir inan), Makaleler ve İncelemeler, C. I, Ankara, 1968, s. 443.
[6] Abdülkadir İnan, Tarihte ve Bugün Şamanizm-Materyaller ve Araştırmalar, Ankara, 1972 (2.baskı), s. 91, 94.
[7] Altaylılar ve Soyotlarda davulun at veya şamanın seyahat aracı olarak kabul edilmesi hususunda bkz.: Nevili Drury, Şamanizm-Şamanlığın öğeleri (çev. Erkan Şimşek), İstanbul, 1989, s. 75; Mircea Eliade, Şamanizm-İlkel Esrime Teknikleri (çev. İsmet Birkan), Ankara, 1999, s. 204-205.
[8] İnan, a.g.e., s. 95.
[9] Eliade, a.g.e., s. 205.
[10] Buluç, a.g.m., s. 316; Anohin, a.g.m., s. 443; İnan, a.g.e., s. 94.
[11] Eliade, a.g.e., s. 201.
[12] Buluç, a.g.m., s. 316.
[13] Anohin, a.g.m., s. 443.
[14] Buluç, a.g.m., s. 316.
[15] İnan, a.g.e., s. 94; Davulun tütsülenmesi, temiz ve sağlam ağaçtan yapılması hususunda bkz.: a.e., s. 94.
[16] Anohin, a.g.m., s. 443.
[17] Eliade, a.g.e., s. 201.
[18] Anohin, a.g.m., s. 444; Buluç, a.g.m., s.316; İnan, a.g.e., s. 95.
[19] Anohin, a.g.m., s. 444; İnan, a.g.e.., s. 94.
[20] Şaman davulu tiplerine ilişkin bir açıklama için bkz.: Roger Finch, “The Shaman’s Drum of Siberia and the Far East”, Uluslararası Üçüncü Türk Kültürü Kongresi Bildirileri 25-29 Eylül 1993, Ankara, 1999, s. 66-67.
[21] Anohin, a.g.m., s. 445.
[22] Czaplıcka, Aboriginal Siberia on Study ın Social Anthropology, Oxford, 1914, s. 39.
[23] Buluç, a.g.m., s. 317.
[24] Anohin, a.g.m., s. 446.
[25] Eliade, a.g.e., s. 203.
[26] Yaşar Çoruhlu, Türk Mitolojisinin ABC’si, İstanbul, 1999, s. 82; V. Dioszegi, “Ethnogenic Aspects of Darkhat Shamanism”, Açta Orientalia, XV1/1, Budapeşte, 1963, s. 60-61.
[27] Czaplıcka, a.g.e., s. 36.
[28] Anohin, a.g.m., s. 449.
[29] Çoruhlu, a.g.e., s. 30, 42, 47-48; Türklerde ay ve güneş kültleri için bkz.: Emel Esin, “Kün-Ay (Ay Yıldız Mo­tifinin Proto Türk Devrinden Karahanlılara Kadar ikonografisi”, VII. Türk Tarih Kongresi Bildirileri, C. I, Ankara, 1972, s. 343-359.
[30] Eliade, a.g.e., s. 204.
[31] Davulun üzerindeki resimler için genel olarak bkz.: Anohin, a.g.m., s. 448-450.
[32] Eliade, a.g.e., s. 204; Davul içi ve dışındaki tasvirlerle ilgili açıklamalar için bkz.: s. 203-205.
[33] Anohin, a.g.m., s. 448.
[34] İnan, a.g.e., s. 96.
[35] Czaplıcka, a.g.e., s.39.
[36] Davulun derisindeki tasvirler için bkz.: Buluç, a.g.m., s. 317.
[37] W. Radloff, Sibirya’dan (çev. Ahmet Temir), C. III, İstanbul, 1994, s. 20-22.
[38] Çoruhlu, a.g.e., s. 85-86; Joan Halifax, The Wounded Healer Shaman, Londra, 1982, s. 35.
[39] Şaman davulunun genel ve kısa bir değerlendirmesi için bkz.: Roger Finch, a.g.m., s. 65-78. Ayrıca bir lisans çalışması için bkz.: Ömür Bayramoğlu, Şaman Davulu (Danışman Yaşar Çoruhlu), MSÜ Fen-Edebiyat Fakültesi Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölümü yayınlanmamış lisans tezi, İstanbul, 1977.
[40] Hans Findeisen ve Heino Gehrts, Die Schamanen: Jagdhelfer und Ratgeber, Seelenfahrer, Künder und Heiler, Köln, 1983, s. 243; Hâle, güneş ve dünya ağacı üzerine yorum şahsımıza aittir. Hâle için bkz.: Yaşar Çoruhlu, “Türk Sanatı’nda Hâle”, Dokuzuncu Milletlerarası Türk Sanatları Kongresi, Bildiriler, C. 1, Ankara 1995, s. 577­592.
[41] Czaplıcka, a.g.e., s .39-40.
[42] Sözü edilen Tuva ve Hakasya Türk şamanlarına ait davul örnekleri ilk kez Atlas dergisinde yayınlanmıştır: Sinan Anadol, “Şaman Türkler Tuva ve Hakasya”, Atlas, sayı: 82, Ocak 2000, s. 30-52. Davullar için yapılan yorumlar bize aittir. Günümüzde yapılan tespit çalışmalarında, Tuva Türkleri arasından daha klasik tipe uygun şamanlar da tespit edilmiştir. Tuva şamanları hakkında yapılan bir diğer alan araştırması için bkz.: Larry Peters, “İn the land of Eagles: Experiences on the Shamanic Path in Tuva”, Shaman’s Drum, A Journal of Experiential Shamanism, Sonbahar-Kış 1993, s. 42-49 .
[43] Davul tokmağı üzerine genel bilgi için bkz.: Buluç, a.g.m., s. 317. Altay davul tokmaklarında şamanın elini geçirmesi için sapın ucu delinerek bir kayış geçirilir ve buna bir halka takılır. Tokmağın baş kısmı da deriyle kaplandıktan başka üç-dokuz halka ile süslenir; bkz.: Anohin, a.g.m., s. 430.
 
 

Hiç yorum yok: