22 Temmuz 2018 Pazar

Okula Kur'an-ı Kerim Hediye Eden Atatürk…‎


 

Okula Kur'an-ı Kerim Hediye Eden Atatürk…‎

 

Hüseyin Yeğin



Atatürk'e hakaret, günlük yaşamın içine iyice yerleşti; daha doğrusu yerleştiriliyor!.. Sokakta, evde ve kurumlarda…
Gün yok ki bu kapsamda bir söz duyulmamış ya da bir davranış sergilenmemiş olsun. Üstelik artarak almış başını gidiyor.


Bu arada kimi kendini sözde açıkgöz sanıp halkı enayi yerine koyanların izledikleri bir yöntem sıkça tekrarlanır hâle geldi.


Önce hakaret, tepkiler sonrası özür:
"Neredeyse bir moda hâline getirildi."


Ve bu moda yaygınlaşıyor: 


Önce Atatürk'e hakaret ediyorlar. Öyle ki yığınla demet demet. Ağızlarını hoyratça doldururcasına… İftira da atıyorlar akla uygun ya da değil! Uyduruk ve aslı astarı olmayan öyküler anlatıyorlar. Bir yaz yağmurunun sökün edercesine yağması örneğinde olduğu gibi…
 

Tepkiler sonrası:  

"Özür dilerim. Amacım öyle değildi." falan filan…
 

Amaç belli:

"Atatürk'ü ve ona ait eserleri tümüyle ortadan kaldırmak."

Ve ne yazık ki dinci olduğunu söyleyenler bunların başını çekiyor…

 

Tarihi kişilik kazanan kimseleri herkese sevdiremezsiniz. Ama gerek Türkiye'de gerekse dünyada Atatürk'e karşı duyulan hayranlık ve bitmez tükenmez bir sevgi kaynağının varlığını kimse yadsıyamaz. 

Evet, Atatürk'ün sevenleri çoktur.
Ne var ki sevmeyenleri de var!
 

Bunların büyük bir bölümü, beyinlerini başka beyinlerin boyunduruğu altına sokmuşlardır. Yine bağımsızlık özlemi nedir bilmeyen nice kişiler var. 

Bunlara Atatürk'ü sevdiremezsiniz! Çünkü işin başında beyinleri:
  • Yanlış bilgilerden.
  • İftira yüklü uydurmalardan.
  • Utanmadan kasıtlı olarak tarihi gerçeklerin saptırılmasından.
  • Yurt içinde ve yurt dışında var olan çıkar örgütlerinin faaliyetlerinden.
  • Ülkeyi ele geçirmek için Atatürk sevgisi ve saygısının ortadan kalkmasının ön şart olduğunu ileri süren devletlerin yalan dolu çalışmalarından.
Etkilenmişlerdir.

Atatürk, bu ülkenin çıkarı için 30.11.1925 tarih ve 677 sayılı Kanunla "Tekke, zaviye ve türbeleri kapattırmış" ve yine aynı kanunla:
 

"Genel olarak tarikatlarla, şeyhlik, dervişlik, müritlik, dedelik, seyyitlik, çelebilik, babalık, emirlik, naiplik, halifelik, falcılık, büyücülük, üfürükçülük ve gaipten haber verme ve isteğine kavuşturmak amacı ile nüshacılık (muskacılık) gibi unvan ve sıfatlara ait hizmet görmek ve/veya kıyafeti giymeyi" yasaklamıştır.
 

Değerli okuyucularım lütfen bir ara yukarıda sayılan kimselerin Türkiye genelinde kaç kişi olduğunu düşünün. İşin içinde müritlik de olduğundan rahatlıkla milyonları geçtiğini öne sürebiliriz.
 

Bütün bu kişilerin halktan temin ettikleri gelirler birdenbire kesilmiştir. Diğer bir anlatımla işsiz kalmışlardır.
 

Bunlardan gerçekleri görmeyenlerin çok büyük çoğunluğunun Atatürk'e dost olmasını beklemek hata olsa gerek!..

Meclis tutanaklarından anlaşıldığına göre sadece İstanbul'da 300 (üç yüz) dolaylarında dergâh bulunmaktadır. Bir başka kaynakta bunun 340-400 arası olduğu söylenmektedir.
 

Dergâhlar genel anlamıyla tasavvuf kurumları olup "tekke, zaviye, kalenderhane" gibi adlarla da anılmaktadır.
 

Dergâhlar özetle: tarikat mensuplarının oturup kalktıkları, zamanlarının büyük çoğunluğunu geçirdikleri, kendilerine özgü zikir/ayin icra ettikleri, dini bilgilerin verildiği ortamlar olarak tanımlanabilir.
 

Bu kısa bilgileri karşılaştırdığınızda "Tekke ve Zaviyelerin Kapatılması Hakkındaki 677 sayılı Kanun" nedeniyle kaç kişinin rızkının birdenbire kesildiğini tahmin edersiniz.
 

Bu kişilerin Atatürk'e en azından sempati duymayacağı açıktır.

"Bu duygu hâli zaman içinde yalan ve iftiralarla beslenerek Atatürk düşmanlarının sayılarının çoğalmasına neden olmuştur." demek hatalı olmasa gerek!..
 

Tabii ki bunların bir bölümü Atatürk'ü DİN DÜŞMANI ilan etmekte gecikmemiş ve daha sonraki aşamalarda bütün görüş ve tezlerini gerçek olmayan bu varsayımları üzerine kurmuşlardır.

Bizde bir söz vardır, derler ki: "Bir adama kırk gün deli desen deli olur.
"
 

Bunlar da Atatürk'e DİN DÜŞMANI diye diye kendilerini buna inandırmışlardır.

Oysa Atatürk İslam dininin öğrenilmemesi/anlaşılmaması/unutulup gitmesi için değil; tak aksine İSLAM DİNİNİN daha iyi öğrenilmesi/anlaşılması/unutulmaması için üstün hizmetler vermiştir.
 

Bu konuda söylenecek çok söz var! Ancak biz en az bilindiğini sandığımız birinden söz edelim:
 

Atatürk, Ankara Kız Nümune Mektebi'ne Türkçe Kur'an-ı Kerim Hediye Etmiştir.
Tarih 08.11.1925
Bu hediye ekinde aşağıdaki yazı bulunmaktadır:
Gazi Kız Nümune Mektebi'ne
Dikkatle okunmak ve…..için hediye edilmiştir.
Gazi Mustafa Kemal
(Açıklama: Atatürk'ün Bütün Eserleri 18. Cilt 119. Sayfadan alınmıştır.)

Yorumları değerli okuyucularımın takdirine sunuyorum.  


http://www.haberiniz.com.tr/yazarlar/huseyin-yegin/okula-kur-an-i-kerim-hediye-eden-ataturk-440713m.html 

Hiç yorum yok: