12 Aralık 2017 Salı

TSK Dönüşüyor mu?



TSK Dönüşüyor mu?


Yusuf Dülger


Sayın general ve subaylarımız! 

Müslüman olun ama samimi / gösterişsiz Müslüman olun. 

Asker olun ama yalnızca Mustafa Kemâl Atatürk’ün askeri olun.

TSK’nin bando takımı düne kadar il merkezlerimizde İstiklâl Marşımızın eşliğinde bayrağımızı göndere çeker ve indirirdi. 

Bu güzel gelenek 10-12 yıldır kalktı; şimdi onun yerini bayraksız mehter takımı aldı.

İki yıl kadar önce TSK’nin en büyük komutanı Malatya’da yaptığı bir komutanlar toplantısında asker selâmı veren general ve subaylara: “Bundan böyle bana böyle selâm vermeyeceksiniz; “esselâmü aleyküm diyeceksiniz” dediğini yazmış, tekzip falan da almamıştım.

Bir yıl kadar önce televizyon ve gazetelerimiz türbanlı subaylarımızı göstermişti.

İki ay kadar önce askerlerimizin yemek duasında değişiklik yapıldığını, “Tanrımıza hamdolsun” yerine “Allah’ımıza hamdolsun” dediğine şâhit olmuştuk.

10.12.2017 günü bir TV kanalında eğitimlerini tamamlayan askerlerimize bir Binbaşının: “Minârelerimizi ezansız Allah’ım! Yurdumuzu Müslümansız bırakma Allah’ım! Allah’u ekber! Allah’u ekber! Âmin! Âmin!..” diye bağırdığını, askerlerimizin de “Âmin! Âmin!” dediklerini gördüm.

Başka devletlerin Genelkurmay Başkanları Türkiye’ye ye gelirlerken resmî kıyâfetleri ile gelip giderlerken, bizim Genelkurmay Başkanımız başka ülkelere sivil kıyâfetlerle gidip gelmeye başladı.

Ne oluyor anlamadım. İstiklâl Marşımız ve Bayrağımız bize ağır gel mı geldi, İstiklâl Marşımız ve Bayrağımız bize aşağılıyor mu, onun için mi mehter marşına geçiş yaptık?

Görünürlerde TSK’nin mensupları asker selâmı veriyorlar, görülmeyen yerlerde “dinselâmı” (!) veriyorlarsa, alternatif bir selâm, paralel bir selâm üretildi öyle mi? 

Paralel devlet başımıza nasıl bir bela getirdiyse, paralel selâm da başımıza aynı belayı getirir.

“TSK’nin başarısını, manevra kabiliyetini ve disiplinini türban yükseltti” diyorsanız; belgeselini yayınlayın, biz de TSK’nin başarısı için birer-ikişer türban alalım, ordumuza hediye edelim.

“Tanrımıza hamdolsun” yerine “Allah’ımıza hamdolsun” demekle bir günâhtan mı kurtuldunuz, birçok sevap mı kazandınız veya bir başkomutanın rızâsını mı kazandınız? 

Tanrı sözcüğü ile Allah sözcüğü aynı varlığı (yaratıcıyı) ifâde eder. Ne var ki, “Tanrı” sözcüğü Türkçe, “Allah” sözcüğü Türkçe değil. 

Bilinçli dindarlık anadil ile daha iyi yapılır.

“Âmin” şiiri ve yazdığım dinsel içerikli diğer ritüeller beni rahatsız ediyor. Bu rahatsızlık, dinî düşünceye ve bireysel dinî hayâta karşı olduğum için değildir; TSK gibi bir büyük kurumun/çınarın içten ve dıştan çürümeye başladığı endişesini duymağa başladığım içindir.

Türkiye Cumhuriyeti’nin Genelkurmay Başkanı’nı bir yabancı ülkede sivil kıyâfetlerle görmek bende gizlenme, resmî kıyâfetlerle görmek ise sevinme, gururlanma duygusu yaratıyor.

 Benim gönlüm Genelkurmay Başkanımız giydiği resmî elbiselerle gittiği her yerde ay yıldızımızı göstersin, Türk milletinin asker millet olduğunu vurgulasın.

Sayın general ve subaylarımız! 

Müslüman olun ama samimi/gösterişsiz Müslüman olun. 

Asker olun ama yalnızca Mustafa Kemâl Atatürk’ün askeri olun. 

Sakın mevsimliklerin emir eri olmayın. 

Bilelim ki Tanrı gösterişçilerin Müslümanlığını kabul etmez.

 Siz yüzyılların ordususunuz; birilerinin ordusu değilsiniz, mevsimlik değilsiniz.

“İnşallah TSK dönüşmez” diyorum. 

Hain FETO sürecinde olduğu gibi, TSK mensuplarındaki yeni bir dönüşüm Türk milleti ve devletini çok sıkıntıya sokar.

Hiç yorum yok: