8 Kasım 2019 Cuma

Ortadoğu’da Türklerin Varlığı Tartışmaları

 
 

 

 

ORTADOĞU’DA TÜRKLERİN VARLIĞI TARTIŞMALARI

 

 

Prof. Dr. Ekrem Memiş

 
 
 
Batılıların bugün “Orta Doğu” adını verdikleri bölge, eskiden “Yakın Doğu” adıyla anılıyordu. 
 
 
Zaman zaman “Eski Doğu” ya da “Eski Ön Asya” olarak da anılan bölge, dünya tarihinin en eski medeniyetlerine sahne olmuştur.
 

Bu medeniyetler; Mısır, Mezopotamya ve Anadolu medeniyetleridir. Bir başka ifade ile dünyanın en eski medeniyetleri, Orta Doğu toprakları üzerinde kurulmuştur.
 

Şimdi, bu medeniyetlere sahne olan bölgelerin jeopolitik özellikleri hakkında ana hatlarıyla bilgi verecek, ardından da söz konusu bölgelerin eskiçağlardaki durumunu, belgelerin ışığında gözler önüne sereceğiz. 
 
 
Bu arada Eski Çağ Orta Doğu’sundaki Türk varlığını da tartışmaya açacağız.



Orta Doğu’nun eski çağlardaki durumunu ortaya koyarken, Orta Doğu’da meydana getirilmiş medeniyetler içerisindeki Türk izlerini, kaynakların ışığında gözler önüne sermeye çalıştık. Bu bilgiler ışığında sonuç olarak şunları söyleyebiliriz:
 

Zannedildiği gibi tarihte bilinen en eski Türk kavmi Hunlar olmadığı gibi, Türk tarihi de Hunlarla başlamaz. Görüldüğü üzere, dünyanın çeşitli coğrafyalarında egemen olmuş olan ve değişik adlarla anılan Türk devlet ve topluluklarının mevcudiyeti çivi yazılı kaynaklardan öğrenilmektedir.
 
 
Tarihimizde kurduğumuz devletler arasında, “Türk” adını taşıyan ilk siyasi teşekkül, Göktürk Devleti değildir. Akkad çivi yazılı belgelerinden öğrenildiğine göre, günümüzden yaklaşık 4200 yıl önce Doğu Anadolu’da kurulmuş olan Türk Krallığı, “Türk” adını taşıyan en eski Türk devletidir.
 
 
Ö. 2. binyıl başlarına ait Asur çivi yazılı kaynaklarında sık sık “Turukkular” adı verilen bir kavimden bahsedilmektedir ki, burada da “Türk” adını açıkça görmek mümkündün.
 
 
Sümerlerin gerek filolojik, gerek antropolojik, gerek teolojik ve gerekse arkeolojik belgelerle, en eski Türk kavimlerinden biri oldukları, bugün artık bilinmektedir. Dolayısıyla, tarihi devirlerin başlamasını mümkün kılan yazıyı icat etme şerefi de, bu Türk grubuna aittir.
 
 
Mezopotamya’da M.Ö. 2350-2150 yılları arasında büyük bir imparatorluk kurmuş olan Sâmi orijinli Akkadları yıkan Gutilerin ya da diğer adıyla Gudların Guzlar yani Oğuzlar olduğu, dolayısıyla Oğuz Türklerinin tarihinin günümüzden binlerce yıl öncesine dayandığı da, kuvvetle muhtemeldir.
 
 
Mezopotamya medeniyetinde rol oynamış kavimlerden Kasların ve Elamların da Türklerle akraba oldukları, çünkü bu iki kavmin de, Türkçeye yakın ve hattâ aynı dili konuştukları, filolojik delillerle ortaya konmuştur.
 
 
Anadolu, 26 Ağustos 1071’de kazanılan Malazgirt Zaferi’nden sonra Türk yurdu olmuş değildir. Anadolu’da M.Ö. 6. binyıldan itibaren Türk kültürünün izlerini görmek mümkündür. Çünkü, yazılı kaynaklara göre, M.Ö. 3. binyıldan itibaren Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da yaşadıkları anlaşılan Hurrilerin Türk kökenli oldukları anlaşıldığı gibi, bölgede M.Ö. 5000-3000 yılları arasına tarihlenen Kalkolitik kültür ile M.Ö. 6000-5000 yılları arasına tarihlenen Neolitik kültürün de Hurri Türklerine ait olduğu tespit edilmiştir.
 
 
Ö. 9.-6. yüzyıllar arasında Van Gölü ile İran’daki Urmiye Gölü arasındaki toprakları yurt edinerek, burada güçlü bir devlet kuran Urartular da Hurrilerin torunları olup, bölgedeki Türk varlığını devam ettirmişlerdir.
 
 
Anadolu’dan İtalya’ya göç eden Troyalılar ile Avrasya’dan İtalya’ya gelen Saka Türkleri, İtalya’da karışıp kaynaşarak Etrüskler ya da Tursakalar adı verilen kavmi meydana getirmişlerdir ki, Roma medeniyeti, bu Türk kavmine her bakımdan çok şey borçludur.
 
 
Bu bilgiler ışığında şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki, Orta Asya, Türklerin yegane anayurdu değildir. Anadolu da Türklerin en eski vatanlarından biridir. 
 
 
Bizler Anadolu’ya sonradan gelmediğimizi, tam tersine binlerce yıldan beri bu topraklarda oturduğumuz gerçeğini kabul etmeli ve bunu tarih ders kitaplarına taşımalıyız.
 
 
Bütün bunlar gösteriyor ki, Türklerin de bir eski çağı vardır ve bu konuların çok iyi öğrenilmesi gerekmektedir. 
 
 
Bunun da tek yolu vardır: Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı okullarda okutulan tarih ders kitaplarındaki yanlış bilgileri düzeltmek, hattâ bu kitapları, yeni bilgilerin ışığında tekrar yazmak.

Hiç yorum yok: