21 Ekim 2018 Pazar

Amerikalı Papaz

 

 

Amerikalı Papaz

 

Yusuf Dülger 


Brunson, “casusluk” suçunu işlememiş olsa bile, Türkiye’de bir misyonerlik suçu işlemiştir.

 

Brunson: “Casustu değildi, yargı vardı yoktu, cezası azdı çoktu”  türünden çok konuşuldu. Verilere göre konuşup karar vermek en doğrusudur. Ben dosyanın muhtevasını bilmediğim ve hukukçu olmadığım için esasa girmeyeceğim, görünen yüzüne bakacağım.

Bu papaz Türkiye’de kilise açmış, yurttaşlarımızı Evangelist Hıristiyan yapmak için çok uğraşmış. Bölücülerle konuşmuş. Fetöcülerle ilişki kurmuş. Sonradan ifade değiştirmiş olsalar bile (niye değiştirdilerse) birkaç kişi Brunson’un casusluk yaptığı yönünde tanıklık yapmış.

Brunson tutuklandıktan sonra,  ABD harekete geçti. Başkan Yrd. Pence, “Tanrı çabalarımızın karşılığını verdi” dedi. Donald Trump Türkiye’yi tehdit etti, “Brunson’ın serbest kalması için savaşıyoruz” dedi, Türkiye’ye gün ve saat verdi. 
 
Recep Erdoğan: “Bu can bu bedende olduğu, ben bu görevde kaldığı sürece bu ajanı/casusu vermem!.. Bizim papazı verirsen sizin papazı veririm” gibi sözler söyledi. 
 
 Karşılıklı yapılan bu açıklamalar sizde nasıl düşünce yaratır?..

Sonra ne oldu: R. Erdoğan görevinde dururken papaz gitti. Bizim papaz gelmedi. ABD yetkililerinin ifadelerinden anlaşıldığına göre bizim hukuk değirmenin iki taşı arasında kaldı, vs.

Burada iki husus dikkatimden kaçmadı: 1-Evangelist Papazın misyonerlik faaliyetleri. 2-Türkiye’deki bazı “Kemalist” devrimcilerin ideal hukuktan söz ederek Brunson olayının daha fazla karıştırılmadan kapanması için hukuk felsefesi yapmaları,-belki-farkında olmasalar bile AKP ve ABD’yi rahatlatacak bir tutum içerisine girmeleri. Bu iki düşüncemi kısaca açayım.

Bir defa Brunson, “casusluk” suçunu işlememiş olsa bile, Türkiye’de bir misyonerlik suçu işlemiştir. Gözümüzden kaçırmayalım ki, Brunson’ın misyonerliği klasik bir Katolik misyonerliği değil; İsevilik ve Museviliğin harmanlanması ve güncellenmesiyle, Yahudi/İsrail Siyonizminin bilenmiş ve canavarlaşmış şeklidir. 
 
Bunun adı Evangelizmdir. 
 
Bu basit bir şey mi? Olayın bu yönü Türkiye’de pek konuşulmadı. Hepimizin bildiği bir olayı hatırlatayım.  
 
Cumhuriyet’in ilk yıllarında Bursa’daki bir ABD Kız Kolejinde, misyonerlik faaliyetleri sonucu, iki üç Türk kızının Hıristiyan olması üzerine Mustafa Kemal Atatürk o Amerikan okulunu kapattırmıştı.

İkinci konuya geleyim. Türkiye’de bazı kişi ve kesimler, ABD ve AKP karşıtı olarak gözüküp bilindikleri halde, ikiye bir, değişik gerekçelerle, AKP’yi rahatlatacak yorumlar yapmakta, adımlar atmaktalar.
 
 Brunson olayı bunun son örneğidir. Neymiş efendim hukuk varmış, bağımsız yargı varmış. Brunson kararına tepki duyanlar doğru düşünmüyorlarmış.  
 
Atatürk’ün ve Türkiye Cumhuriyeti’nin savunucuları şu günlerde bu tartışmalarla vakit geçirmemeliler. Görmemiz gereken tehlikeleri tüllendirmemeliler
 
Şu açıktır ve inkâr edilemez: AKP (Kurucu öncüleri) bir ABD projesidir. AKP’nin beyin takımı, Amerika’ya savaş açmış gibi görünseler de, ABD çengel-yahut-sarmalından kurtulabilmiş değiller.  
 
AKP-ABD nikahı hala bozulmadı. Bu izdivacın Kuzey Afrika ve Ortadoğu’da yaptığı birlikteliğin kanattığı yaralardan hala pis kan akıyor. 
 
Fazla iyimserlik Türkiye’ye zarar getirir. Sizin AKP ve AKP’nin oluşturduğu paralellere (hukuk, eğitim, kolluk, bürokrasi vb) verdiğiniz destek AKP’yi rahatlatıp güçlendiriyor. 
 
AKP’nin rahatlayıp güçlenmesi ABD’yi rahatlatır. 
 
AKP ve ABD’nin rahatlayıp güçlenmesi Türkiye Cumhuriyeti’ne zarar verir.
 
 
http://www.haberiniz.com.tr/yazarlar/yusuf-dulger/amerikali-papaz-440986m.html

Hiç yorum yok: