13 Eylül 2018 Perşembe

Kara Eylül 1980

 

Kara Eylül 1980

 

Mehmet Sayın 


38. yıl dönümünde 12 Eylül zulmünün zalimlerini nefretle anıyorum o zulmün zalimleri ülkemizin bugün içinde bulunduğu açmazların da doğrudan müsebbipleridir.

 

12 Eylül 1980’de saat 03.00 da Milli Güvenlik Konseyi denen askeri cunta olaylara el koydu ve ihtilali gerçekleştirdi.

Hakem düdüğü çalmış, maçı bitirmiş bütün oyunculara da kırmızı kartını göstermişti durum aynen böyle idi.

11 Eylül 1980 günü şiddet vardı 12 Eylül günü bütün olaylar bıçakla kesilir gibi bitmişti.

Peki, bu nasıl olmuştu? Yoksa ihtilalcilerin elinde sihirli değnek mi vardı?


Ellerinde sihirli değnek falan yoktu tabii ki, ama kavga edenlerin kavgadan bıktıkları da bir gerçekti ve hepimiz de kavganın bitmesinden “o an için mutluluk duymuştuk”. Ama peşinden neler geleceğini tabiidir ki bilmiyorduk.

Sonunda öğrendik, hem de çok acı bir şekilde zulümle, işkenceyle, idamlarla baskıyla öğrettiler.

Zindanlarda işkenceciler her türlü zulmü ve işkenceyi uyguladılar, Düşünebiliyor musunuz; İstiklal marşının kavgasını yapanları zindanlarda “İstiklal marşı ile” terbiye etmeye kalktılar.

Bu millete o kadar yabancıydılar ki kimin, hangi ideallerin kavgasını yaptığının farkında bile değillerdi.
 

Emir komuta yoluyla, yukarıdan aşağıya personelin hepsine zindandakilerin “vatan haini” oldukları ve onların hepsinin “kafaları ezilmesi gereken hamam böcekleri” olduğu anlatılmıştı onlar da bizleri bu gözle görmekteydiler. Aslında kendi bindikleri dalı kestikleri de söylenebilirdi.

Burada işkenceciler hakkında birkaç satır yazmam gereklidir.

İşkenceciler başkalarının acılarından zevk duyan ruh hastalarıdır.

İşkence yapanlar bu sapıklıklarına zamanla alışmış da olabilirler yani zamanla normal insanların da sapık canavarlara dönüşebileceğini ifade etmek istiyorum başka bir deyişle işkence insanlardaki sapık ve sadist eğilimleri de ortaya çıkarmaktadır...

İşkenceye tabi tutulan ülküdaşlarımız bunları yazdıkları kitaplarda anlattılar bu kitaplardan birinde insanların ancak çay içerken kendilerini insan hissettikleri de yazıyordu. Yani işkence sadece fiziki işkence değildi, psikolojik işkence de onunla beraber uygulanmaktaydı.

Burada yapılan işkencelerin ne olduğunu anlatmayacağım, bunları zaten internet sitelerinde veya ülküdaşlarımızın yazdıkları kitaplarda okumuşsunuzdur. Zaten bunların ne olduğunu anlatmaktan bile hicap duyarım.

Ama bu işkenceleri yapanlar yaparken asla utanmadılar.

Burada hemen belirteyim, ben 12 Eylül zindanlarında yatıp, işkence görenlerden değilim ama çok sayıda ülküdaşım o zulümleri bire bir yaşadılar ve onlardan bizzat duyduğum bilgiler de var tabii ki.

Onlar benim ülküdaşlarımdı, benim için kardeşten de ileriydiler ayrıca çok sayıda ülküdaşımızı da “bir gül bahçesine girercesine” toprağa vermiş ve arkalarından gözyaşı dökmüştük.

Ben onlarla sırt sırta mücadele ettim ve bununla da şeref duydum. Ama yaşamadığım ve sadece kulaktan duyduğum şeyler üzerinde fazlaca teferruata girmek bana ukalalık gibi geliyor.

Ama şunu da söylemeden edemeyeceğim.

Dilerim Allah’tan “her kime olursa olsun” işkence yapanlar Allah’ın belasına uğrarlar ve yine dilerim cehennemin en dibinde yanarlar.


Ben ilahi adalete inanırım.

Kimsenin ahının kimsede kalmayacağıdır bu inanç.

Zaten bu ah ve bu beddualar da yerini bulmuştur ve o işkenceciler de iflah olmamışlardır.

Ama bu zulüm bize birçok arkadaşımızı kaybettirdi, ölmeyenler de maddi veya manevi çok büyük kayıplara uğradılar.

Kimi ülküdaşlarımızı idam ettiler.

Bazı ülküdaşlarımız işkencede öldü onların ölümlerini de “İntihar etti” gerekçeleri ile örtbas ettiler.

Ülküdaşlarımızın bir kısmı işkence altında delirdiler, akıllarını kaybetmeyenler de büyük ölçüde psikolojik yıkımlara uğradılar, onların normale dönebilmeleri de yıllarını aldı.


Çoğu ülküdaşımız işlerini kaybettiler bazılarının aileleri acılara dayanamadı annelerini veya babalarını kaybettiler. İçimin en acıdığı yer de idam edilerek şehit edilen Mustafa Pehlivanoğlu’ nun nişanlısının başkasıyla evlendirilmesidir.

38. yıl dönümünde 12 Eylül zulmünün zalimlerini nefretle anıyorum o zulmün zalimleri ülkemizin bugün içinde bulunduğu açmazların da doğrudan müsebbipleridir.
 

Hiç yorum yok: