7 Ekim 2017 Cumartesi

TÜRKÇÜ OLMAK



 

TÜRKÇÜ OLMAK

Ali Alparslan


Türkçü olmak, Türklüğün şuurunda olan her Türk’ün vazgeçilmez yükümlülüğüdür. 

Bunun adı sosyolojik tabirle Siyasî Türkçülük’dür. 

Çok ucuz bahanelerle Ütopya diye reddedilen düşünceler siyasi değeri olmayan ve siyasete taşınmayan ve sâdece hâfızalarda bulunan fikirlerdir. 19. asırda oryantalistlerin isimlendirdiği Pantürkizm de budur. 

Bunun yanında mensup olduğu milletin değerleri ile mutlu olan ve bunu derin duygularla gönlüne yazan Türk insanının Türkçülüğü vardır ki o da Kültürel Türkçülük’tür. 

Bu sebeble Türklüğün ilmini kavrayan ve her an bu uğurda Fedâi olmaya hazır bulunan insanlarla, Halk Türkçülüğü arasına karşılıklı geçişlerinde azamî serbestiyet bulunan, birbirine karşılıklı iki okla ifâde edilebilecek Siyasî Türkçülük’ü ince ve derin bir çizgi ile ayrı tutmak şarttır.

İsterseniz bu görüşleri tarihi bilgilerle zenginleştirebiliriz: Hoca Ahmed Yesevî ile başlayan ve bir kanaat şekilde Sünnî Türk Halk Müslümanlığı olarak  Selçuklu – Harezmşah – Osmanlı ile Türkçülük siyasi bir ideoloji ve Fisebilillah fütuhat doktrini hâline gelmiştir. 

Buna karşılık diğer kanaat da Baba İlyas Horasani, Hacı Bektaş Veli ile heteredoks  ve senkirit inanç birikintileri ile Türk Halk İdeolojisi olarak günümüze kadar devam etmiştir. 

İşte çok kısaca Fisebilillah düşünce dediğimiz iki yolun da buluştuğu yer Umumi Türkçülük’dür. 

Bugün Alevî ve Sünnî’si ile siyasî değeri olan Siyasî Türkçülük bizce işte budur. 

Dolâyısiyle uzun yıllardan beri Türk ırkının ruhuna bulunan isyankâr duyguları temsil eden, Anadolu-Irak Türkmenli-İran Türkmenliği içindeki Türk Batıniliği Türklük düşmanı Rus İdeolojilerin maşası olan sol akımlara  ve marksist ellere terkedilmiştir. 

Öyle ki bugün Irak’da korkunç bir şekilde katledilen ve  yanlış olarak Şii diye adlandırılan  Karakoyunlu Karayusuf’un  kahraman Alevileri’nden soyu-nesli tertemiz olan Anadolu’nun Baba İlyas torunlarının maalesef  hiç haberleri bile yoktur.
 
Biliyoruz ki bu yazı altına yine dünya kadar yorumlar yapılacak ve herkes kendine göre fakat genel kabul görmemiş tavsiyelerde bulunacaktır; ama bugün, özellikle dünkü Önasya Türk Coğrafyası’nda yaşayan Türk ve Türkmenler mezhep ve Türk toplum sosyolojisi için hiçbir değer ifâde etmediği bunca tecrübeden sonra anlaşılmış, alışılagelmiş siyasi  görüşlerle tavsiyelerde bulunacaklardır. 

Fakat ne yaparsak yapalım bunların geçmiş hareketimizde karşılıklarını bulmamız ve asrın modern sosyolojisine uygulamamız şarttır. Bu da “Siyasi Türkçülük”ün  iyi tahlil edilerek tek parçalı ve yekvücûd bir ideoloji olmasından geçer.
 
Siyasi Türkçülük’ün bukünkü vatanı,  1000 yıldan beri dâima istiklâlini korumuş ve bu ideolojiye merkezlik yapmış Türkiye’dir. 

Bu hususu bilhassa vurgulamak şarttır. Çünkü Türk dünyasında yıpranmamış bir kültür mirası sadece insanlarda bulunan sosyal ve atak enerji ancak burada vardır. Bu sebeble bugün ülkücülük olarak adlandırılan ve tek adresi MHP olan siyasi iradenin ayak seslerini iyice takip edip ona uyum sağlamaktan başka yol mevcut değildir. 

Türk dünyası ve Türklüğün fedaileri olarak karşı çıkmak yerine, tamamlayıcı tavırlarla ilerlemek en doğru yoldur. Çünkü genel olarak sosyal oluşumlar sıkı bir disiplin üzerine bina edilmiştir.

 Bize göre yanlış tarafları da olsa müştereklerde mutlaka birleşilmelidir. 

Çünkü hiçbir şey 13 yıl evvelki konumda değildir.
 
Sağlıcakla kalın.

http://www.ulkucukadro.com/2015/06/turkcu-olmak/ 

Hiç yorum yok: